Çocuk evliliği, küresel ölçekte milyonlarca kız çocuğunu etkileyen ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Bu uygulama, temel insan haklarını ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin de bir türü olarak karşımıza çıkıyor. Bu makalede, çocuk evliliğinin ekonomik yönüne, özellikle de bu uygulamanın yoksulluk ve ekonomik eşitsizliklerle olan karmaşık ilişkisine odaklanacağız.
Ekonomik perspektiften bakıldığında, çocuk evliliği genellikle yoksulluk döngüsünün bir parçasıdır. Aileler, ekonomik zorluklarla karşılaştıklarında, kız çocuklarını evlendirerek geçimlerini sağlamaya çalışabilirler. Bu durum, kız çocuklarının eğitim ve mesleki gelişim fırsatlarını kaçırmalarına ve gelecekte daha düşük gelir elde etmelerine yol açar. Dünya Bankası verilerine göre, çocuk evliliği, kız çocuklarının yaşam boyu potansiyel gelirlerini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Türkiye'de de çocuk evliliği, özellikle kırsal bölgelerde ve sosyoekonomik açıdan dezavantajlı topluluklarda görülebilmektedir. Bu durum, kız çocuklarının eğitimine erişimini zorlaştırır ve onların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarını engeller. Çocuk evliliğinin ekonomik maliyeti, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de hissedilir. Erken yaşta evlilikler, sağlık hizmetlerine olan talebi artırabilir, işgücüne katılımı azaltabilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.
Çözüm önerileri arasında, kız çocuklarının eğitimine erişimini artırmak, ekonomik fırsatlar yaratmak ve yoksullukla mücadele etmek yer almaktadır. Ayrıca, çocuk evliliğinin zararları konusunda farkındalık yaratmak ve kültürel normları değiştirmek de önemlidir. Hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri, çocuk evliliğini ortadan kaldırmak için birlikte çalışmalıdır. Bu çabalar, kız çocuklarının daha iyi bir gelecek için umutlarını artıracak ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacaktır.