Şili, dünyanın en aktif deprem bölgelerinden birinde yer almaktadır. Son zamanlarda yaşanan sarsıntılar, bölgedeki deprem riskini bir kez daha gündeme getiriyor. Jeolojik açıdan bakıldığında, bu durumun nedenleri ve olası sonuçları incelenmeye değerdir.
Atacama bölgesinde 16 Temmuz 2025'te meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki deprem, bu riskin somut bir örneğidir. Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi (EMSC) verilerine göre, depremin odak noktası yaklaşık 50 kilometre derinlikteydi. Bu tür sarsıntılar, bölgedeki tektonik hareketliliğin bir göstergesidir.
Mayıs 2025'te Tarapacá bölgesinde 5.7 büyüklüğünde bir deprem daha kaydedildi. Ayrıca, Haziran 2025'te Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi (GFZ), Copiapó'nun 100 kilometre güneybatısında meydana gelen 6.6 büyüklüğünde bir deprem bildirdi. Bu depremler, Şili'nin farklı bölgelerinde enerji birikiminin devam ettiğini ve büyük bir deprem olasılığının arttığını gösteriyor.
Şili Ulusal Afet Önleme ve Müdahale Servisi (SENAPRED), önümüzdeki yıllarda 8 veya daha büyük büyüklükte bir deprem olasılığının %65 olduğunu belirtiyor. Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Sergio Barrientos, bu bölgelerde enerji birikiminin devam ettiğini ve 8.0 ila 8.5 büyüklüğünde büyük bir depremin meydana gelebileceğini vurguladı. Bu durum, Şili'nin deprem riskine karşı hazırlıklı olması gerektiğini gösteriyor.
Bu öngörüler doğrultusunda SENAPRED, kapsamlı bir erken uyarı sistemi oluşturma ve depreme dayanıklılığı artırmak için altyapı iyileştirmeleri gibi hazırlık önlemleri uygulamaktadır. Bu çalışmalar, gelecekteki depremlerde nüfusu korumayı amaçlamaktadır. Jeolojik açıdan bakıldığında, Şili'nin deprem riski, ülkenin coğrafi konumu ve tektonik yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, sürekli izleme, erken uyarı sistemleri ve afet yönetimi stratejileri, bu riskle başa çıkmak için hayati öneme sahiptir.