Sihirbazlar, zihnimizin tuhaflıklarını kullanarak, zihin oyunlarıyla bizi her zaman büyülemiştir. Bilişsel bilim, artık zihnimizin gizli sınırlamalarını ortaya çıkarmak için sihri kullanıyor. Yakın tarihli bir çalışma, sihirbazların hilelerinin neden etkili olduğunu yanlış anlayabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, düşüncemiz hakkında şaşırtıcı gerçekleri ortaya çıkarmak için laboratuvarda el çabukluğu tekniklerini kullanıyor. Yakın zamanda yayınlanan çalışma, sihir topluluğu içindeki yaygın varsayımlara meydan okuyor. Yanıltma ve "zorlama", dikkatimizi manipüle eden ve kararlarımızı fark edilmeden ustaca yönlendiren, böylece farkındalığımız ve gerçeklik arasındaki boşluğu ortaya çıkaran temel ilkelerdir.
İngiliz illüzyonist Derren Brown, seçilen kartları tahmin edebildiğini iddia ediyor ve araştırmalar bunun yaklaşık %20 oranında işe yaradığını gösteriyor. Bu, kararlarımızın çevremizden ne kadar etkilendiğini vurguluyor. Yakın tarihli bir çalışma, bir sihirbazlık numarasından sonra 140 kişiyle görüşerek, katılımcıların fiziksel olarak bir kart seçtiklerinde daha fazla kontrol sahibi olduklarını ortaya koydu ve bu da yaygın beklentilerle çelişiyor. Bir diğer inanış ise, numaraların izleyicinin elinde daha etkileyici olduğudur; ancak araştırmalar, tepkilerin konuma bağlı olarak önemli ölçüde değişmediğini gösteriyor. İnsanları sersemleten şey, numaranın kendisinin duygusal etkisidir.
Sihirbazların algıları bazen onları yanıltabilir. Sezgiye güvenmek yerine, varsayımları test etmek çok önemlidir. Sihir, zihinsel kısayollarımızı sorgulamamızı hatırlatır. Zihin sürprizlerle dolu ve hepimiz kabul ettiğimizden daha kolay kandırılıyoruz. Bu yüzden durup sormak önemlidir: Gerçekten ne kadar eminim?